Seyyah Cupid'in Portekiz Maceralari

Erasmus öğrencisi olarak geldiğim Portekiz'deki maceralarımı aktaracağım bir blogdur bu...

Çarşamba, Aralık 20, 2006

Tesadüfler ve Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu

Kısa bir aradan sonra sonunda yeni bir post ile maceralarıma devam ediyorum. Bu postumdan sonra 2-3 hafta ara vereceğim, o yüzden bu süre içinde bir şeyler yazmazsam merak etmeyin. Portekiz'i bitirmeden İspanya turuna çıkmış olacağım.

Bir gün msn'de Braga'da erasmus yapan AFS'li arkadaşım Günnur'dan öğrendim ki Lizbon'daki Türkiye Büyükelçiliği 27 Ekim günü 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu verecekmiş ve de Braga'daki erasmuscuların tümü Lizbon'a gelecekmiş. Türk insanı görme hasretiyle yanan bendeniz bu fırsatı kaçırır mı hiç! Hemen büyükelçiliği aradım, sağolsunlar büyükelçiliğe gel davetiyeni al dediler.

Büyükelçiliğe gitmeden önceki akşam bir gün yine sinir bozucu portekizce kursundan çıkmış evime doğru yol almıştım. Marques Pombal metro çıkışından çıkar çıkmaz ne göreyim... Üzerinde Türkiye Milli Takımı eşofmanı olan bayanlı erkekli bir takım. İçim bir anda milliyetçi duygularla doldu ve hemen takımdaki bayanlardan birinin yanına yaklaşım pardon siz ne takımısınız diye sordum. Bayan sporcumuz Lizbon'da birinin yanına gelip Türkçe konuşmasından mı dumur oldu, yoksa yabancılarla konuşmayan birimiydi bilemiyorum ama o cevap vermeden etrafım zaten diğer bay sporcular, takım sorumluları ve antrenörlerle doldu. Meğer bizim Kickboxing milli takımı Avrupa Şampiyonası için Lizbon'a gelmiş. Grubun rehberliğini geçen sene burada Erasmus yapmış, sonra burda kalmış, halen de Universidade Nova de Lisboa'da İspanyolca öğrenmeye devam ettiğini söyleyen bir arkadaştı. (O an soramadım ama İspanyolca öğrenmek Lizbon'da kalmak için bir bahaneydi herhalde, yoksa burada İspanyolca öğrenmenin mantığını algılayamıyorum! İspanya'ya gitmek dururken!) Takıma da söyledim cumhuriyet balosunu ama maçları olduğu için gelemediler. Beni maçlarına davet ettiler ancak 1 gün giriş 25 euro olduğu için gidemedim. Nasıl sonuç aldıklarını da takip edemedim. Takım sorumlularıyla ayaküstü nerelisin (Bir amca büyükçekmeceliydi bi onun nereli olduğunu unutmamışım hehe), ne yapıyorsun muhabbeti yaptıktan sonra yanımda makina olmadığı için fotoğraf çekmeden oradan uzaklaşmak zorunda kaldım. Tam zamanında uzaklamışım çünkü sonra yağmur yağmaya başladı.

Ertesi gün bizim büyükelçiliğe gittim. Büyükelçiliğimizin adresi: Avenida Das Descobertas 22, Restelo... İnternet Sayfası:
http://www.devletim.com/git.asp?link=3746
2 otobüs çok yakınından geçiyor.
Biri 723 (ki bu marques pombal'den geçiyor) diğeri de 732
numaralı otobüs.

Sağolsun büyükelçilik görevlilerinden İbrahim bey çok yardımcı oldu. Gitmişken ağız tadıyla yarım saat kadar muhabbet de ettik. Ceren, Seval ve kendim için davetiye alıp okulun yolunu tuttum.


Okul çıkışında Braga'dan gelen Türk grubuyla buluşup onlara az da olsa Lizbon'u tanıtmaya çalıştım. Ancak onları gezdirirken anladım ki Lizbon'un restoranlarını ve muhabbet edilip içilebilecek mekanlarını pek bilmiyorum (sonradan biraz biraz öğrendim. Ama restoranlar konusunda hala biraz çaylağım çünkü genelde evde yemek yapmayı ve yemeyi tercih ediyorum).


Yaklaşık 10 kişi D'alma Lounge'ı doldurduk (bu mekanla ilgili ayrıntılar daha önceki bir postumda mevcut). Gittiğimiz saatten midir bilinmez bizden baska kimse yoktu mekanda, alt katı da kapalıydı. Biz bize eğlendik, sohbet ettik...

Ertesi gün Palacio Foz'daki Cumhuriyet Resepsiyonuna gittik. Palacio Foz'un içi gerçekten güzeldi.














Resepsiyon ortamı çok resmiydi, diğer büyükelçiliklerin temsilciler, NATO'da görevli Türk askerleri ve eşleri, Portekiz'de yaşayan az sayıdaki Türk (aldığım bilgilere göre Portekiz'de toplam 250 civarı Türk yaşıyormuş.) Biz 12 öğrenci olarak resepsiyonun küçük odasında takıldık.















Kulaklarımız bir İstiklal Marşı, 10. yıl Marşı, açılış konuşması falan aradı ama hiç birini duyamadık. Tam bir kokteyl havası mevcuttu. Türk Erasmuscuların sevindiği an ise yemek olarak ikram edilen Yaprak Sarmaları, Pide arası Döner ve Tabii ki Şekerpare idi.

Dönerin tadı bizim dönerlere pek benzemese de 1,5 aylık hasretimizi biraz olsun dindirebildik. Dönerler Ali Baba adlı büfeden geliyordu. Aynı akşam büfenin yerini keşfettik.
Tam adresi ve telefonu:
R Palma 25-r/c, Lisboa 1100-390 LISBOA
218 873 337
Martim Moniz'de ismini hatırlayamadığım büyük bir otelin karşısında kalıyor. Büfe çok küçük, yemek yiyen tipler de korkutucuydu. Ama yine de korkmadık, vatan toprağıdır diye girdik. İçeride sadece yarım yamalak türkçe konuşan biri vardı. Diğer çalışanlar hep orta doğu idi. Sahipleri Türk (Çetin-Metin Kardeşlerle tanışamadık gerçi). Büfenin duvarlarında Türkiye Posterleri ve Türk Bayrağı görmek güzeldi.
Büfenin speciali lahmacun arası döner. Sanırım 5 euro idi. Pide arası döner ve kola da 5 euro'ya tekabül ediyordu. Ali Baba Lizbon merkezde bulunan tek türk büfesi olmakla beraber ilerleyen postlarımdan birinde size nefis bir türk lokantasından bahsedeceğim.


Ali baba çıkışında bir kapkaççının elinde bir çantayla koştuğunu ve yaşlı bir turist amcanın onu yavaş çekim kovalayışına tanık olduk ve üzüldük. Eğer Martim Moniz ve Rossio civarına hava karardıktan sonra giderseniz dikkatli olun derim.

Yemekten sonra kalmaları için zorla ikna ettiğimiz Günnur-İtü'li Bilgehan-Beril'i Bairro Alto'da Spot adlı bara götürdük. O akşam Bairro Alto'ya Kanım ısınmaya başladı...

Bir sonraki postumda size masal gibi Sintra'dan ve oradaki maceralarımızdan bahsedeceğim. Biraz sabırlı olun. 3-4 hafta çabuk geçiyor buralarda...

İspanya Maceramda bana şans dilemeyi de unutmayın!

Ate Logo!

Cuma, Aralık 08, 2006

Lizbon'da Clubbing ve Ertesi Gün...

Yine yazmaya ister istemez uzun bir ara vermişim. Aslında sorunum zamansızlık değil, zamanı iyi kullanamama. Şu internetin başına bir oturdum mu 2-3 saat milletle msn'de chatleşerek geçiyor. MSN ve Youtube olmasa burada hafta içi geceler nasıl geçerdi bilemiyorum. Hafta sonu geceleri ise gayet te internetsiz olarak eğlenceli ve hızlı geçebiliyor.

Bu postumda anlatacaklarım 20-21 Ekim'de yaşandı aslında. Yani nereden baksanız 1,5 ay geriden gidiyorum. Umarım bir gün ara kapanacak. Azimli olmak lazım. Bu blogu okuyup olumlu geri bildirim verenler sayesinde yazma şevkim artıyor aslında. Bir de daha fazla insan yorum bıraksa daha da mutlu olacağım aslında.

Bir cuma gecesiydi, eski oda arkadaşım olan yurttaki en iyi arkadaşım olan Cristina ortamlara akalım, bayanlara hem giriş hem de ilk 4 içki bedava dediğinde inanamamıştım.


İşte bu fotoğrafta gördüğünüz Cristina. Yurtta ingilizce konuşabildiğim tek insan. Diğerleriyle portekizce anlaşmak daha kolay :)

Geceye 10 civarında damar MP3lerle başladık. Burada fasıl ve rakı-meze ortamı (ki ben rakı sevmem aslında) olmadığı için BU AKŞAM BÜTÜN MEYHANELERİNİ DOLAŞTIM İSTANBUL'un ve AGORA MEYHANESİ eşliğinde kırmızı şarabımızı yudumlayarak şerefe yapmak çok eğlenceliydi. Şaraptan pek anlamam, süpermarkete gittim yaklaşık 3 euro'ya 1 tane Minho (portekiz'in kuzeyi) kırmızı şarabı aldım. Biraz koyu renkli ve asitli bir şarap gibiydi ama 2 kişi 1 şişeyi bitirdik.

Reina-Laila kıvamındaki clublara girmek için 1. kural şık giyinmek (Şık dediysem de Türkiye standartında değil, Portekiz standartında şık, aman ha abartı kaçmayın). Cristina yandaki resim gibi giyindi ama t-shirt'ü siyahtı. 2. kural ise kapıda duran kişinin sizin yüzünüzü tanıması. Turist olmanız sizi 1-0 yenik başlatıyor. Türkiye'de turittir para harcar mantığı geçerli olduğu için neredeyse her yere girerler. Maalesef bu Lizbon'da pek işlemiyor. Türk grubu olarak da bizzat başka bir club olan KAPITAL'e girmeyi deneyip havamızı aldığımız gece bunu test ettik onayladık (bu macerayı ilerleyen haftalarda daha ayrıntılı anlatacağım.) O yüzden sosyetik club alemlerine akmak istiyorsanız mutlaka o alemlerin yabancısı olmayan bir portekizli yanınızda bulundurun.

Cicilerimizi giyip makyajımızı da yaptıktan sonra, beleş öğrenci usulü cartao vivalarımızı kapıp gece 24.40 otobüsünü yakaladık (Lizbon'un bu yanını çok seviyorum gece 1 de bir kız tek başına otobüse binebiliyor, kimse rahatsız etmiyor... Gece 1den sonra akşam otobüslerinde biraz daha dikkatli olmak, arkaya oturmamak gerekiyormuş. Bunu da İhsan'ın telefonunu çaldırma deneyiminden öğrendik. Zaten gece 1 den sonra da otobüse binilmez, taksi maksimum 5 euro yazıo eğlence ortamlarından yaşadığım yere. Bir uçtan diğer uca da 10 euro falan yazar herhalde). Sosyetik Club'lar Santos civarında, Avenida 24 de Julho üzerine sıralanmış. Ponte 25 de Abril (Golden Gate benzeri olan köprü) yakınlarında liman kıyısında ise yanyana sıralanmış bir sürü club mümkün. Bizim gittiğimiz de buradaki barlardan biri olan DOCK's idi. Maalesef o gece foto. Mak. götürmediğim için resim yok. Ama ortamı merak ediyorsunuz web sayfasının adresi:
http://www.docksclub.com

Oraya vardığımızda saat 01.00 civarındaydı ve içerisi henüz boştu. Girişteki bayan Cristina'ya içeri girerken üzerimdeki montu çıkarmamı söylemiş (tahmin edersiniz ki montum spordu). Allahtan vestiyer 1 euro idi de sorun çıkmadı. Bedava içki kuponlarımızı alıp içeri girdiğimizde ilk durağımız tabii ki bardı. Cristina viski kola içerken ben de ananas votka tercih ettim. Bu bedava içki olayını abartmışlar. TR'de olsa maksimum 1 bira ya da 1 votka bedava olur. Burada bir tek redbull votka vermediler kuponla.

Bu arada bedava içki dedim de öyle her gün bedava değil, her salı Ladies' Night, her cuma Women's Night. Aradaki farkı ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Erkekler içinse giriş ya 10 ya da 12 Euro ve sanırım 4 içki dahil. İçerideki ortam çok kaliteydi, zaten herkes birbirini tanıyor. Asılan, rahatsız eden yok. Bar çevresinde piyasa yapanlar da var kendi çapında dans edenlerde. Ayrıca bu clubda gördüklerimden sonra Portekiz erkeklerinin boy ortalamalarıyla dalga geçmeme kararı da aldım. Gece 02.30'dan sonra mekan iyice kalabalıklaştı. Bi ara tıklım tıklımdı, wc kuyruğu 10 metreyi buluyordu :)

Saat 05.25 gibi Cristina'ya artık gidelim bak yarın erken kalıcam dedim, biraz mırın kırın etti ama neyse çıktık. Yattığımda sabah 6 gibiydi. Bir tek clublarda değil diğer ortamlarda da gece 5-6 gibi sonlanıyor bu Portekiz'de. Ertesi gün de herkes akşama kadar uyuyup yine 12 gibi kendilerini dışarı atıyorlar. Benim bünyem henüz 2gece üst üsteyi kabul etmiyor.

Ortamda çalınan müzik aslında benim pek de aşina olmadığım dans müzikleriydi. Çoğu portekizce dans-tekno müziği olmakla beraber arada eşantiyon kıvamında ispanyolca reggeaton çaldılar ki işte o anlar benim deli gibi dans ettiğim anlar oldu. Geceyi en son Cristina ve onun iş yerinden arkadaşı olan bir kızla kader tokuşturup türkçe ŞEREFE dediğimizi hatırlıyorum ki bu ŞEREFE onların da aklında öyle yer edinmiş ki Cristina ertesi gece çıktıklarında da ŞEREFE diyerek kadeh tokuşturduklarını anlattı.

Ertesi gün feci bir baş ağrısı ve akşamdan kalmanın verdiği yorgunluğa rağmen 11.00de uyanıp 12.00de Chiado'ya gittim, çünkü host abim (amerika'da yanında yaşadığım ailenin oğlu) eşi ve çocuklarıyla birlikte Lisbon'dayı ve o gün ABD'ye geri döneceklerdi.


Chip ve Bonnie'yi en takdir ettiğim olay 2 küçük çocuklarıyla kıtalararası seyahate çıkmış olmalarıydı. Önce Londra'ya ordan da Lizbon'a gelmişlerdi. Zig 2,5 yaşında Ila isimli küçük kızları ise henüz 7 haftalıktı. Türkiye'de olsa bırakın kıtalararası ziyareti bebeğin 40 ı çıkmadan evden çıkamaz...

Chip ve ailesiyleyken yaşadığım en ilginç olay ise Çin Restoranında gerçekleşti. Bonnie çorba kıvamında olan makarnalardan istiyordu. Önce garsona İngilizce anlatmaya çalıştık, ki garson çinli malum. Doğal olarak anlamadı ne söylediğini. Sonra ben çat pat Portekizce sormayı denedim yine işe yaramadı. En son Bonnie çince (ki Mandarin ve Cantonese var, sanırım Mandarin) biliyor musun diye sordu. Evet deyince hayat birden kolaylaştı. İlk defa gittiğim bir çin lokantasında çince sipariş verilmesine şahit olmuş oldum. Bir de Bonnie Çince konuştuğu için tüm garsonlar bizim masaya daha sempatik bakmaya başladı.

Bu arada gittiğimiz çin lokantası Armazems do Chiado'nun en üst katındaki yerdi. Ben pek beğenmedim. O yüzden tavsiye edemeyeceğim. Armazems do Chiado, Chiado'nun hayat kurtarıcı mekanı, gerek ücretsiz wcleri olsun, gerek Mc Donald's'ı bir ara en sık uğradığımız mekandı.
Bu postu burada bitirirken bir kaç club ismi vermek istiyorum. Merak edenleriniz google da arayarak eminim daha ayrıntılı bilgiye ulaşabilir.

1- Dock's
2- Docas
3- Lux
4- Blues
5- Queen's
6- Kapital

Ayrıca Portekiz gece hayatı için bkz: http://www.portugalnight.com

İyi Eğlenceler!!!