Aksilikler Haftası Ve Lizbon'da Toplu Taşıma...
Lizbon'da her şey güzel gidiyordu. Tam da diyordum vay be şehre bak, büyük şehir ama aksilik yok. Şansım iyi gidiyor. İşte o kötü hafta geldi çattı. Bir de gizli bir kural var, herkes bilir... Bir şey aksi gitmeye başladı mı her şey üst üste gelir.
Pazartesi saat 09.00'da kapımın şiddetle çalınması ile uyandım. Portekizli olmadığını anladığım bir kızın Portekizce ben senin yeni oda arkadaşın demesiyle uyandım gibi bir şey. Sonra ben ona ingilizce burası senin odan olmayacak çünkü beni odamdan attılar ben de birazdan karşı odaya taşınacağım dedim. Sonra işte o kız Rus çıktı ve sanırım 2 hafta oda arkadaşım oldu. Onunla ilgili yorumlarımı daha sonraya bırakıyorum.
Neyse apar topar odamdan taşınmaya başladım. İlk kaldığım oda yurdun en güzel 2. odasıydı. Burda yazılı olmayan kurallara göre dönem başı olan Ekim ayının ilk haftası yurttaki daha kıdemli kişiler istedikleri odaya geçebiliyormuş. Benim odamı da 4. sınıf öğrencisi olan 2 kız istemiş. Ben hemen odamı vermek istemedim tabii, gittim yurt müdürlüğündeki sorumluyla da konuştum ama yapacak bir şey yok deyince pes ettim. Oysa ki o kadar da alışmıştım ilk odama. Eski oda arkadaşım yurdun en kıdemlisi olduğu için o da tek kişilik odaya geçti.
Yeni odam eskisinin tam karşısında. Diğerine göre biraz daha küçük, direk balkona çıkan bir kapısı var (pencere yok, dolayısıyla havalandırmak icin tüm kapıyı açmak gerekiyor). Yeni oda arkadaşım da FACİA RUS kızıydı. Hadi bir erkek olsam belki sevinirdim, çünkü oda da yarı çıplak geziyor, yanımda çok rahat giyinip soyunuo falan. Ama bir bayan olarak bu kadar rahat olması bana itici geldi. Sonra her sabah en geç 6-7 arası uyanıyor. Vampirin tam tersiydi... Akşam 22.30'da uyuyup, sabahın köründe uyanıyordu. Ben buna ancak 5 gün dayandım ve en sonunda cumartesi sabahı yarı uykudayken patladım. Avazım çıktığı kadar bağırarak: YETER SENİN YUZUNDEN SABAHIN 6sında uyanmak zorunda DEĞİLİM, biraz daha ÇABA göster ses ÇIKARMAMAK İÇİN... EN son I AM SO PISSED diyerek uykuya döndüm. Sorasında da pek muhabbet etmedim kendisiyle böylece sevilmediğini anladı ve 2. haftanın sonunda başka odaya taşınayacağını söylediğinde sevincimi göstermemek için kendimi zor tuttum. Önce o da karşı çapraz odaya geçti. Sonra baktı kattaki kimse onu sevmiyor, kimseyle muhabbet edemiyor (acaip itici bir kızdı, abuk subuk konuşma başlatır, 2 kişinin konuşmasına dalar, sonra da sinir edici sorular sorardı) bir hafta sonra da bir üst kata 3 kişilik odaya taşınmış... Allah mutlu etsin diyor rus kız faciasını kapatıp diğer aksiliklerle devam ediyorum.
2. aksiliği CARTAO VİVA alırken yaşadım. Bu kart İstanbul'daki mavi kart'ın eş değeri. Eğer 10 Euro verip Campo Pequeno (metro Sarı Hat) veya Carris Müzesinin olduğu yerdeki Carris Merkezi (Praça Figuera'dan 15 nolu Tramvay önünden geçiyor)'ne gidip almazsanız (buralardan urgente diyince ya aynı gunde ya da 1 gün sonra alabiliyorsunuz) 10 iş günü sonra elinize geçiyor (o zaman 6 Euroya mal oluyor). Unutkan anıma gelip normal bir metro istasyonundan başvurduğum için 10 gün sonra almak için gittim. Yaklaşık 25 dk sırada bekledim. Dolayısıyla derse de yarım saat geç gitmiş oldum. Aksilikler bununla da kalmadı, derse bir gittim meğer sınav varmış o gün. Herkes harıl harıl soruları yapıyor. Hoca bana soru kağıdını verdiğinde yaşadığım dumuru kelimelerle anlatamam sanırım. Ders portekizce olduğu için verilen makaleler dışında hiç bir şey bilmemek bir yana yanımda makale bile yoktu ki kaynak açık bir sınavdı bu. Hoca arada yanıma gelip bölüm bölüm soruları allahtan tercüme etti. (Bu arada sınav Bilişsel Psikoterapiler dersindeydi). Bi ara sözlük elimde kaybolmuş bir bakışla hocaya baktığımda yanıma gelip sen en iyisi şu 3 sayfayı yapma dedi. Allah razı olsun dedim valla... Sınav toplam 3,5 saat sürdü. Ve sonucu fena gelmedi. 1 bölümden çok düşük bir not almış olmamla beraber bir bölümde sınıf 2.si olduğuma şaşırdım (bu arada soruları tabii ki İngilizce cevapladım.) Kendi kendime dedim ki demek sınav olduğunu bilsem, biraz çalışsam bir de dersleri anlasam sınıf birincisi olmamak zor...
Ders bittikten sonra Cartao Viva'm elimde (hem otobüs hem metro için yüklettim aylık 26.5 Euro, sırf Metro 17,30 Euro) dedim yurda giden yokuşu yürümeyeyim. Otobüs bekliyim gelir hemen. Metro çıkışına yakın 2 metro durağı var. Ben üşengeçliğimden hemen çıkışın dibindekinde bekledim-yaklaşık 35 dk.- Hatta otobüs saatlerine bakıp küfrettim, çünkü yazılana göre şimdiye kadar 2 otobüs gelmeliydi. Kendi kendime dedim ki Lizbon'da İstanbul gibi, otobüs saatleri falan yalan. Sonra pes edip biraz ilerdeki durağa yürüdüm 10 dk da orda bekleyip Pes ettim ve yürüyerek gittim yine. Normalde hiç beklemeyip yürüsem 15 dk'da yurttayım. O akşam baya bir öfkeliydim. Sonra anladım ki beklediğim durak sadece belli saatlerde ana durak görevi görüyormuş, onun haricinde otobüsler diğer duraklardan geçiyormuş. O gün bana ders oldu ve bir daha hep biraz daha uzak olan durakta bekledim maksimum 10dkda beklediğim otobüs geliyor artık.
Buradaki otobüs durağı sistemi Ankara'daki gibi. Her otobüs güzargaz üstündeki tüm duraklarda durmuyor, hangi durakta hangi otobüsün durduğu ve hangi yöne gittiği, duracağı durak isimleri ve saatleri yazıyor. Hatta biraz daha teknolojik bir duraksa Otobüsün numarası-gideceği yön-kaç dakika sonra geleceği elektronik bir ekranda yazıyor. Otobüs biletini otobüsün içinde alırsanız 1.20 Euro(ki pahalı). Bir kaç günlüğüne turist olarak geldiyseniz 7 collinas (7 tepeler) kartı alıp (0.50 euro) onu doldurtmanızı öneririm (günlüok 3.30 Euro, 5 günlük 13.50, 1 binişlik aktarmalı 1.30 sanırım) Metro ile tek gidiş 0.70 euro, gidiş dönüş 1.30. Tabii bu verdiğim fiyatlar 1 zone için geçerli (yani Lizbon merkez. Ben şahsen henüz zone dışına çıkmaya ihtiyaç duymadım).
Toplu taşıma ile ilgili bilgiler www.metrolisboa.pt , www.carris.pt (otobüs-autocarro), www.cp.pt (comboios yani trenler-banliyö, bölgeler arası, ülkeler arası)
Ayrıca bir yerden bir yere gitmek istiyor ve nasıl gideceğinizi de bilmiyorsanız şu linkten bütün bilgileri edinebilirsiniz: http://www.transporlis.sapo.pt/calc_percursos.cfm
Son olarak Lizbon ile Paris'in bir yönden benzediğini söyleyerek postumu bitirmek istiyorum. Paris'te olduğu gibi burada da geldiğimden beri sık sık grev yapılıyor. Farklı aralıklarla yaklaşık 6 gün Metrolar gündüz 06.30-12.00 arası çalışmadı. Allahtan o günlerde gündüz dersim yoktu da sorun yaşamadım. Ama sanırım trafik kilitleniyordur. Bu yüzden eğer metroların girişinde bir duyuru görürseniz mutlaka dikkatlice okuyun. Portekizce bilmiyorsanız da birilerine sorun. Sonra sizi kötü bir şekilde etkilemesin.Bu post az resimli oldu. Nedense blog bir türlü daha fazla foto ekletmedi. Az foto, çok bilgi idare edin :)
Bir sonraki post'da Lizbon'daki ilk turistik gezimizden bahsedeceğim.
2 Comments:
Hey Cupid! Não sei se sabes falar inglês, eo meu turko fica limitado em "seni sevyurum"! Portanto vou à escrever-te em Português.
Agradeço-te a tua visita hoje de manhã, mas porque entraste como 'anonimo'? Tu tens uma identidade no Blogger e se quereres atingir mais gente, e importante usar a I.D. Eu não sabia que havia gente cà de Turkiyye, interessante.
E curiosamente, ontém conheçi uma professora da tua faculdade!
Era bom escrever os teus textos tambem em português ou inglês, para a gente perceber! Salaam.
Oi Mile Stones. E que isso Blog não e para muito gente. E para meus amigos, alunos de erasmus de Turquia y tal. Por isso não quero atingir mais gente, não preciso fazer isso.
Posso percebir que escreveste, mas não posso escrever em Portugues muito.
Ciaoo e Obrigada por tua visita
Yorum Gönder
<< Home