Tesadüfler ve Cumhuriyet Bayramı Resepsiyonu
Kısa bir aradan sonra sonunda yeni bir post ile maceralarıma devam ediyorum. Bu postumdan sonra 2-3 hafta ara vereceğim, o yüzden bu süre içinde bir şeyler yazmazsam merak etmeyin. Portekiz'i bitirmeden İspanya turuna çıkmış olacağım.
Bir gün msn'de Braga'da erasmus yapan AFS'li arkadaşım Günnur'dan öğrendim ki Lizbon'daki Türkiye Büyükelçiliği 27 Ekim günü 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu verecekmiş ve de Braga'daki erasmuscuların tümü Lizbon'a gelecekmiş. Türk insanı görme hasretiyle yanan bendeniz bu fırsatı kaçırır mı hiç! Hemen büyükelçiliği aradım, sağolsunlar büyükelçiliğe gel davetiyeni al dediler.
Büyükelçiliğe gitmeden önceki akşam bir gün yine sinir bozucu portekizce kursundan çıkmış evime doğru yol almıştım. Marques Pombal metro çıkışından çıkar çıkmaz ne göreyim... Üzerinde Türkiye Milli Takımı eşofmanı olan bayanlı erkekli bir takım. İçim bir anda milliyetçi duygularla doldu ve hemen takımdaki bayanlardan birinin yanına yaklaşım pardon siz ne takımısınız diye sordum. Bayan sporcumuz Lizbon'da birinin yanına gelip Türkçe konuşmasından mı dumur oldu, yoksa yabancılarla konuşmayan birimiydi bilemiyorum ama o cevap vermeden etrafım zaten diğer bay sporcular, takım sorumluları ve antrenörlerle doldu. Meğer bizim Kickboxing milli takımı Avrupa Şampiyonası için Lizbon'a gelmiş. Grubun rehberliğini geçen sene burada Erasmus yapmış, sonra burda kalmış, halen de Universidade Nova de Lisboa'da İspanyolca öğrenmeye devam ettiğini söyleyen bir arkadaştı. (O an soramadım ama İspanyolca öğrenmek Lizbon'da kalmak için bir bahaneydi herhalde, yoksa burada İspanyolca öğrenmenin mantığını algılayamıyorum! İspanya'ya gitmek dururken!) Takıma da söyledim cumhuriyet balosunu ama maçları olduğu için gelemediler. Beni maçlarına davet ettiler ancak 1 gün giriş 25 euro olduğu için gidemedim. Nasıl sonuç aldıklarını da takip edemedim. Takım sorumlularıyla ayaküstü nerelisin (Bir amca büyükçekmeceliydi bi onun nereli olduğunu unutmamışım hehe), ne yapıyorsun muhabbeti yaptıktan sonra yanımda makina olmadığı için fotoğraf çekmeden oradan uzaklaşmak zorunda kaldım. Tam zamanında uzaklamışım çünkü sonra yağmur yağmaya başladı.
Ertesi gün bizim büyükelçiliğe gittim. Büyükelçiliğimizin adresi: Avenida Das Descobertas 22, Restelo... İnternet Sayfası: http://www.devletim.com/git.asp?link=3746
2 otobüs çok yakınından geçiyor. Biri 723 (ki bu marques pombal'den geçiyor) diğeri de 732
numaralı otobüs.
Sağolsun büyükelçilik görevlilerinden İbrahim bey çok yardımcı oldu. Gitmişken ağız tadıyla yarım saat kadar muhabbet de ettik. Ceren, Seval ve kendim için davetiye alıp okulun yolunu tuttum.
Okul çıkışında Braga'dan gelen Türk grubuyla buluşup onlara az da olsa Lizbon'u tanıtmaya çalıştım. Ancak onları gezdirirken anladım ki Lizbon'un restoranlarını ve muhabbet edilip içilebilecek mekanlarını pek bilmiyorum (sonradan biraz biraz öğrendim. Ama restoranlar konusunda hala biraz çaylağım çünkü genelde evde yemek yapmayı ve yemeyi tercih ediyorum).
Yaklaşık 10 kişi D'alma Lounge'ı doldurduk (bu mekanla ilgili ayrıntılar daha önceki bir postumda mevcut). Gittiğimiz saatten midir bilinmez bizden baska kimse yoktu mekanda, alt katı da kapalıydı. Biz bize eğlendik, sohbet ettik...
Ertesi gün Palacio Foz'daki Cumhuriyet Resepsiyonuna gittik. Palacio Foz'un içi gerçekten güzeldi.
Resepsiyon ortamı çok resmiydi, diğer büyükelçiliklerin temsilciler, NATO'da görevli Türk askerleri ve eşleri, Portekiz'de yaşayan az sayıdaki Türk (aldığım bilgilere göre Portekiz'de toplam 250 civarı Türk yaşıyormuş.) Biz 12 öğrenci olarak resepsiyonun küçük odasında takıldık.
Kulaklarımız bir İstiklal Marşı, 10. yıl Marşı, açılış konuşması falan aradı ama hiç birini duyamadık. Tam bir kokteyl havası mevcuttu. Türk Erasmuscuların sevindiği an ise yemek olarak ikram edilen Yaprak Sarmaları, Pide arası Döner ve Tabii ki Şekerpare idi.
Dönerin tadı bizim dönerlere pek benzemese de 1,5 aylık hasretimizi biraz olsun dindirebildik. Dönerler Ali Baba adlı büfeden geliyordu. Aynı akşam büfenin yerini keşfettik.
Tam adresi ve telefonu:
R Palma 25-r/c, Lisboa 1100-390 LISBOA
218 873 337
Martim Moniz'de ismini hatırlayamadığım büyük bir otelin karşısında kalıyor. Büfe çok küçük, yemek yiyen tipler de korkutucuydu. Ama yine de korkmadık, vatan toprağıdır diye girdik. İçeride sadece yarım yamalak türkçe konuşan biri vardı. Diğer çalışanlar hep orta doğu idi. Sahipleri Türk (Çetin-Metin Kardeşlerle tanışamadık gerçi). Büfenin duvarlarında Türkiye Posterleri ve Türk Bayrağı görmek güzeldi.
Büfenin speciali lahmacun arası döner. Sanırım 5 euro idi. Pide arası döner ve kola da 5 euro'ya tekabül ediyordu. Ali Baba Lizbon merkezde bulunan tek türk büfesi olmakla beraber ilerleyen postlarımdan birinde size nefis bir türk lokantasından bahsedeceğim.
Ali baba çıkışında bir kapkaççının elinde bir çantayla koştuğunu ve yaşlı bir turist amcanın onu yavaş çekim kovalayışına tanık olduk ve üzüldük. Eğer Martim Moniz ve Rossio civarına hava karardıktan sonra giderseniz dikkatli olun derim.
Yemekten sonra kalmaları için zorla ikna ettiğimiz Günnur-İtü'li Bilgehan-Beril'i Bairro Alto'da Spot adlı bara götürdük. O akşam Bairro Alto'ya Kanım ısınmaya başladı...
Bir sonraki postumda size masal gibi Sintra'dan ve oradaki maceralarımızdan bahsedeceğim. Biraz sabırlı olun. 3-4 hafta çabuk geçiyor buralarda...
İspanya Maceramda bana şans dilemeyi de unutmayın!
Ate Logo!
2 Comments:
Merhaba,
Blogunu okudum ve gercekten cok faydalandim. Ben de Martta Portekiz/Lizbon'da olacagim ve 6 ay orada kalacagim.
Yazdiklarini da okumaya devam edecegim.
Kolay gelsin =)
Billurcğm,
İst-an-bul'dan sevgilerimi yolluyorum sana :) Ruhum yine Portekiz'e gitti sayende :) Harikasın! Seni çok seviyorum!
Gökyüzün açık olsun!
Ay-lin:)
Yorum Gönder
<< Home