Seyyah Cupid'in Portekiz Maceralari

Erasmus öğrencisi olarak geldiğim Portekiz'deki maceralarımı aktaracağım bir blogdur bu...

Cuma, Eylül 22, 2006

Baltazar'ın Doğum Günü

Lizbonda'ki 3.günümde gece hayatının ucundan azıcık yakalamayı başardım sanırım. Şimdi diyeceksiniz ki bu Baltazar da kim. Şaka gibi bir ismi var evet. Kendisi Portekizli arkadaşım olan Luis'in (ki kendisi Hakan Şükür'ün Portekiz şubesi gibidir) çaldığı grubun (www.dazkarieh.com) elemanlarından biriymiş. Luis akşam aradı dedi elemanın doğum günü mahiyetinde yemeğe gitcez, gelir misin. Ben de tüm maceracı ruhumla hemen evet dedim. Pişman da olmadım :) Gecemiz Luis'in beni 20.15te almasıyla başladı. Diğer elemanlarla buluşma yeri Largo Do Carmo adlı bir mini-meydandı. Meydan küçüktü ama atmosferi çok sıcaktı. Her yer loş ışıklarla aydınlatılmıştı. Bir müzenin girişi olan mermer düz alansa çok amaçlı açık hava tiyatrosu gibiydi.

Largo do Carmo'daki açık hava kafesi


Aslında Carmo müzesinin girişi olan açık hava tiyatrosu

Şimdi neden açık hava tiyatrosu dediğime geliyim. Biz vardığımızda mekan yandaki resimde gördüğünüz gibi bomboştu. 15 dk. geçmedi ki kaykaycı bir grup geldi ve kendi çaplarında show yapmaya başladılar. Luis'in anlattığına göre Lizbon'a daha yeni taşındığı günlerin birinde buraya gelmiş ve kendi kendine müzik yapmaya başlamış. Hatta şimdi çaldığı grupta onu burda keşfetmiş ve o gün bugündür bu mekanda müzisyenler uğrayıp jam sessionlar yaparmış. O gece müzisyenlere rastlamadık ama daha ilginç bir şey izledik.... Gecenin saat 24.00'da yemek yediğimiz yerden çıktık ki ne görelim. Müzik setinden gelen müzik eşliğinde 4-5 çift Tango yapıyorlardı. Tango'dan çok anlamam ama ben gayet başarılı buldum gösterilerini. İstanbul'da gecenin bir yarısında böyle bir manzarayı düşünemiyorum... Adama deli derler herhalde. Ama izlemesi pek bi hoş oluyormuş.


Doğum günü yemeğinde sanırım 12 kişiydik. Hint-İtalyan restoranında yedik (ilginç bir kombinasyon olmuş bence). Millet tabii paso Portekizce konuştu, ama allahtan masada yanımda İngilizce-Portekizce mütercim tercüman olan bir kızla karşımda Luis oturuyordu da muhabbet sorun olmadı. Garip soslu tavuklu salata yedim. Sangria (şarap içine meyve suyu, portakal, elma, tarçın eklenmiş tatlı bir içki) içtim biraz (ki İspanya'da içtiklerim daha iyiydi bence), biraz da yerel kırmızı şaraplarından denedim ki çok başarılı buldum (bilenler bilir normalde şarap pek tercih etmem).


En solda elleri cebinde olan Luis, T-shirt'i parlayan ise Baltazar. Diğerlerinin isimlerini hatırlamıorum valla kusura bakmasınlar.

Saat 24.00 gibi çıktık mekandan. Sonraki durak Clube Mercado adında bir bar-disco idi. Torre Torre Big Ben adında farklı ülkelerden gelen müzisyenlerden oluşan bir grubu dinledik. Müzik güzeldi (sadece enstrümantal, trompet, saksafon, bas, ritm aletleri). Genelde hareketli ritmler çaldılar. Ama mekanı pek tutmadım. Havalandırması sıfırdı. Girişe 5 euro ödedik. Bir de bu Portekizde biraları 20cl.lik bardaklarda veriyorlar, adam kandırıyorlar. Luis'e sordum, hep böyle mi verirler birayı yoksa burda adam mı kazıklıyorlar. O da dedi ki bu normal boy, bir büyük olarak da özellikle istersen 50cl.lik veriyorlarmış. 7. Kat'ın gözünü seviyim dedim vallaa... Biralarını pek tutmadım (acı bira sevmem deee)... Konser bitince ortam techno-disco'ya döndü ki ben pek hoşlanmam. Allahtan kapanana kadar kalmadık. Patricia beni eve bıraktığında saat 03.30'u gösteriyordu... Zaman hızlı geçiyor velhasıl.

Bu arada sabah oda arkadaşım geldi. Düşündüğüm gibi Angola asıllı değil, CAPE VERDE asıllıymış. İyi bi kıza benziyor. İngilizce konuşuyor, felsefede okuyormuş. Ama sanırım Ekim başında başka odaya geçecekmiş. Keşke kimse gelmese de tek kişi kalsam süper olur :) Akşam onunla süpermarkete gittik. Bizde ki DİASA'nın burda MİNİPREÇO (minipreszo gibi okunuo) adını aldığını gördüm. Hatta üzerinde türkçe olarak TATLANDIRICI yazan bir ürün bile gördüm, kendi çapımda sevindim.
Yarın artık üşenmesem de tencere, tava, havlu alsam... Şaka maka kaşif ruhumdan bu aralar pek eser yok. Hala şehri keşfetmedim. Nasıl olsa 5 ayım var diyorum ama hava da gittikçe soğuyor, soğukta da hiç gezilmez ki... Peh!!! Birileri gelse de bahanesiyle ben de gezsem.
Okulu/fakülteyi anlatmayı unutmadım da Pazartesi'yi bekliyorum. Biraz fotoğraf çekebilirsem görsel bir şeylerin olması güzel olacak.

3 Comments:

Blogger Deniz Ural said...

Okulu bırak, sen bu gezmeleri anlat yeter yahu. :)

5:51 ÖS  
Blogger Billur said...

Daha gezmelere başlamadım, kafa birileriyle tanışmayı bekliyorum sanırım, kuru kuru gezmek istemiorum. Bakalım...

9:22 ÖS  
Blogger bilgin said...

17-20 eylül ESHRE kadın dogum kongresi için lisbon da olacagım Bu 4 günde en çok görmem yerler nereleridir.Porto ya gidip gelebilirmiyim günü birlik bilginkara@hotmail.com bilgi verebilirseniz sevinirim

5:24 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home